1-
İCTİHAD:
2-
MÜCTEHİD:
3-
Müctehid Fil-Mes'ele:
4-
Müctehid Fil-Mezheb:
5-
Mutlak Müctehîd:
1- İCTİHAD:
İnsan gücünün yettiği
kadar zahmet çekerek, çalışma. Kur'an-ı kerîmde ve hadîs-i şerîflerde açıkça
bildirilmemiş olan işlerin hükümlerini açıkça bildirilenlere benzeterek meydana
çıkarma. (Bkz. Müctehid)
Resulullah sallallahü
aleyhi ve sellem, hazret-i Muaz bin Cebel'i, Yemen'e hakim olarak gönderirken;
"Orada nasıl hüküm edeceksin?" buyurunca; "Allahü tealanın
kitabı ile" dedi. " Allah'ın kitabında bulamazsan?" buyurdu.
"Allah'ın Resulünün sünneti ile" dedi. "Resulullah'ın sünnetinde
de bulamazsan?" buyurunca; "İctihad ederek, anladığımla" dedi.
Resulullah efendimiz, mübarek elini Muaz'ın göğsüne koyup; "Elhamdülillah!
Allahü teala, Resulünün resulünü (elçisini), Resulullah'ın rızasına uygun
eyledi" buyurdu. (Tirmizî, Ebu Davud, Darimî)
İsabet etmiyen, yani
doğruyu bulamamış olan müctehide (Kur'an-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerden hüküm
çıkaran kimseye) bir sevab, doğruyu bulana iki veya on sevab vardır. İki
sevabdan birincisi, ictihad etmek sevabıdır. İkincisi, doğruyu bulmak
sevabıdır. (Hadîs-i şerîf-Hadîka)
Ayet-i kerîme ve hadîs-i
şerîflerde açıkça bildirilen şeylerde, ictihad edilemez. Nass (Kur'an-ı kerîm
ve sahih hadîs-i şerîf) bulunan yerde ictihada izin yoktur. (İbn-i Nüceym,
Hadimî)
İslam alimlerinin söz
birliği ile ve zarurî olarak bildirilmiş olan, inanılacak ve yapılacak din
bilgilerinde ictihad yapmak caiz değildir. (Abdülganî Nablüsî)
Mezheb imamlarının hepsi
bir mes'ele ile karşılaştıklarında cevabını, önce Kur'an-ı kerîmde ararlardı.
Kur'an-ı kerîmde açıkça bulamazlarsa, hadîs-i şerîflerde ararlardı. Burada da
bulamazlarsa, icma-ı ümmette ararlardı. İcmada da bulamayınca, bu mes 'eleye
benziyen başka mes'elelerin, Kitab (Kur'an-ı kerîm), sünnet (hadîs-i şerîfler)
ve icma'da bulunan cevablarını esas alıp mukayese ederek, ictihad edip benzeri
cevabı bulurlardı. (İmam-ı Şa'ranî)
Her müctehidin (Kur'an-ı
kerîm ve hadîs-i şerîflerden hüküm çıkaran alimin), kendi ictihadıyla bulduğu
bilgiye uygun iş yapması farzdır. (Mevlana Halid-i Bağdadî)
Sahabe-i kiramın
(Resulullah efendimizin sohbetinde yetişmiş arkadaşlarının) hepsi müctehîd
olup, kendi ictihadlarına uymaları farz idi. (Abdülvehhab-ı Şa'ranî)
İctihad, bir ibadet yani
ehli olana Allahü tealanın emri olduğundan, hiçbir müctehid başka bir
müctehidin ictihadına yanlış diyemez. Çünkü, her müctehide kendi ictihadı
haktır ve doğrudur. Mesela İmam-ı Şafiî hazretleri, Hanefî mezhebinde olmadığı
halde; "İmam-ı a'zam Ebu Hanîfe'nin ictihadını beğenmeyene, Allahü teala
lanet etsin, yani merhamet etmesin" buyurmuştur. (İbn-i Abidîn)
İctihad ve kıyas bid'at
değildir. Çünkü kıyas ve ictihad, nassların manasını ortaya çıkarır. Başka bir
şeyi ortaya koymaz. (İmam-ı Rabbanî)
2- MÜCTEHİD:
İctihad makamında olan
Alim. Yani Kur'an, Sünnet'ten istinbad edip (hüküm çıkarıp) dini mes'elelerdeki
hükümleri ortaya çıkarıp açıklayıp delillendiren Kur'an, Hadis ve İcma' ya ters
düşmeyen yetkili zat.
3- Müctehid
Fil-Mes'ele:
Mezheb reîsinin
(imamının) bildirmediği mes'eleler için mezhebin usUl ve kaidelerine göre hüküm
çıkaran İslam alimi.
4- Müctehid
Fil-Mezheb:
Mezhebde müctehid;
mezheb reisinin (imamının) koyduğu usUl ve kaidelere uyarak, dört delîlden
(Kitab, yani Kur'an-ı kerîm, sünnet, icma', kıyas, (Bkz. İlgili maddeler) hüküm
çıkaran İslam alimi. Buna, müctehid-i mukayyed ve müctehid-i müntesib de den
ir.
5- Mutlak Müctehîd:
Gerçek müctehid. Kur’an,
sünnet ve icma’ dan hüküm çıkarabilen Büyük Alim. Mezheb imamları gibi.